Egitim Sitesi (Sbs,Öss,Kpss) Öncesi Hazırlık Sitesi

Üye Olarak Hiç Bir Şey Kaybetmessiniz. Sadece Daha İyi Hizmet Alırsınız. Tr-Egitim.Forum

Join the forum, it's quick and easy

Egitim Sitesi (Sbs,Öss,Kpss) Öncesi Hazırlık Sitesi

Üye Olarak Hiç Bir Şey Kaybetmessiniz. Sadece Daha İyi Hizmet Alırsınız. Tr-Egitim.Forum

Egitim Sitesi (Sbs,Öss,Kpss) Öncesi Hazırlık Sitesi

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


3 posters

    Drina Köprüsü - İvo ANDRİÇ

    enes
    enes
    ÜSt Seviye Öğrenci
    ÜSt Seviye Öğrenci


    Mesaj Sayısı : 130
    Paylaşım Gücü : 26153
    Üye Rep Gücü : 1
    Yaş : 34
    Nerden : -ßursa/TurKiye

    Drina Köprüsü - İvo ANDRİÇ Empty Drina Köprüsü - İvo ANDRİÇ

    Mesaj tarafından enes Salı Ekim 05, 2010 1:30 am

    Drina Köprüsü - İvo ANDRİÇ 74113_2

    İvo Andriç

    İvo Andriç, 1892 yılında Bosna'da dünyaya gelmiştir. İvo Andriç, babasının ölümünden sonra, annesi ile Drina ırmağı yakınındaki Vişegrad'a taşınmıştır. Çocukluğu burada geçmiştir. Viyana, Zagreb, Krakov ve Graz üniversitelerinde öğrenim görmüştür. Felsefe, Slav tarihi ve edebiyatı okumuştur. Politika ile yakından ilgilenen İvo Andriç, Slav ulusunun kuruluşunu sağlamaya çalışan devrimci gençlik örgütüne girmiştir. Bir yıl kadar hapiste yatmıştır. İkinci Dünya Savaşına kadar konsolosluk ve elçilik yapmıştır.

    Başlıca eserleri: Ali Cercelez'in Yolu, Travnik Kroniği, Matmazel, Hapishane Anıları'dır.


    Eser Hakkında:

    Bu eser İvo Andriç’in en ünlü romanıdır. Birçok kez basılan bu eser 1961 senesinde Nobel Edebiyat Ödülü almıştır. Eserin ana kahramanı Drina köprüsüdür. Köprünün kaderiyle aynı kaderi paylaşan insanların hayatı, gelenek ve görenekleri, inançları ele alınmıştır. Romanda köprü aracılığıyla Osmanlı Devletinin çöküş süreci ve Birinci Dünya Savaşı da anlatılmıştır.

    Drina köprüsü Özeti:

    Drina, sarp dağlar arasında akan bir ırmaktır. Drina’nın sağ tarafında Vişegrad kasabası bulunmaktadır. Sol kıyısında ise bir başka mahalle vardır. Kasaba ve mahalleyi birbirine bağlayan çok güzel bir köprü vardır: Drina köprüsü. Köprü, Bosna’yı Sırbistan’a, Osmanlı İmparatorluğuna, hatta İstanbul’a bağlayan biricik bağdır. Köprünün sol tarafında yaşayan Hristiyanlarla sağ tarafında yaşayan Müslümanlar iç içe yaşamaktadır.
    Köprü yapılmadan önceki devirlerde, köprünün hayalini ilk kez, buradan 1516′da İstanbul’a götürülen bir oğlan çocuğu kurmuştur. Bu çocuk, Osmanlı’nın ünlü sadrazamı Sokul-lu Mehmet Paşa’dır. Drina yakınlarında bir köyde Hristiyan bir aileye mensup olan Sokullu Mehmet Paşa on yaşlarında devşirme olarak Osmanlı sarayına, götürülmüş, kısa sürede yükselmiş, Osmanlı İmparatorluğunun genişlemesinde çok büyük katkıları olmuştur.
    Sokullu Mehmet Paşa, hâlinden çok memnun olmakla birlikte bazen asıl memleketini ve Drina’yı hatırlamakta, içinde buruk bir acı hissetmektedir. Bu acıyı dindirmek için, Dri-na’ya çok mükemmel bir köprü inşa ettirmeye karar verir.
    Sokulu Mehmet Paşa’nın karar verdiği yılın ilk baharın­da inşaat başlar. Kasabaya çok kalabalık bir kafile gelir. Köprünün mimari Abid Ağa’dır. Geldiği ilk gün halkı, acımasızığıyla korkutur. Sonbahara kadar inşaat devam eder,-köprünün birinci kısmı sona erer. Abid Ağa, baharda geri döneceğini, döndüğünde köprüyle ilgili en ufak bir zarar olursa halkın tamamını cezalandıracağını söyler.
    İlkbaharda yanında Dalmaçyah taşçılarla yeniden gelir. İşçilerin çokluğu kasabayı huzursuz etmekte; fakat kasabalı korkudan ses çıkaramamaktadır. Abid Ağa, halktan pek çok kişiyi köprüde karşılıksız çalışmaya zorlamaktadır. Köylüler isyan etmeye başlar, köylülerden Radisav adında biri halkı galeyana getirmektedir. Gece, geç saatlerde hıncından köprüye zarar verir. Radisav yakalanır. Radisav’ın önce tüm vücuduna kızgın zincirler vurulur, halkın önünde kazığa geçirilir. Bu olay, Abid Ağa’nın katı yürekliliğini ve korkunçluğunu köylü­ye daha iyi gösterir. Gece olunca işkenceden ölen adamı yakınları gizli bir şekilde Drina’nın yakınlarında bir mezara gömerler. Aralık ayındaki sert kışla işkenceler ve inşaata tekrar ara verilir ve Abid Ağa kafilesiyle köyden ayrılır.
    İlkbaharda inşaat için gelen Abid Ağa değildir. Abid A-ğa’nın köyde yaptığı eziyetler sadrazamın kulağına gitmiş, sadrazam Abid Ağa’yı sürgüne göndermiştir. Abid Ağa’nın yerine gelen Arif Bey, yine bir kafileyle gelir. Arif Bey, son hızla köprünün yapımı için uğraşırken herkese hakkını ödemektedir.
    Yıllar geçmekte, köprü ve yanında yapılan han çok yavaş ilerlemektedir. Kasabadakiler yavaş yavaş köprüden ümitlerini kesmişlerdir. Bu arada kasabalının hemşehri olarak gördüğü Sadrazam Mehmet Paşa öldürülmüştür. Bir cuma maiyetiyle birlikte camiye giderken meczup bir derviş sadaka istemek için sadrazama elini uzatır. Sadrazam para verilmesi için emir verip arkasına döndüğünde derviş bir kasap bıçağı ile sadrazamı öldürür. Kasaba bu olayı duyduğunda çok üzülür. Drina üzerindeki muhteşem köprü ve han onun eseri olarak sonsuza dek yaşayacaktır.
    Köprü yapıldığından bu yana, bir yüzyıl geçmiştir. XVII. yüzyılın sonlarında kasabada değişiklikler olmaya başlar. Türk orduları Macaristan’dan çekilmektedir. Bosna’da sadece bu olay konuşulmaktadır. Askerlerin çekilmesiyle buralardaki vakıf malları imparatorluğun sınırları dışında kalır. Han ve köprüdeki hizmetkârların parası ödenmemekte, bu binalar gittikçe bakımsızlaşmaktadır. Hanı, Davut Hoca idare etmekte, yardım için başvurduğu her yerden eli boş dönmektedir.

    Han, gittikçe bakımsızlaşmakta, ziyaretçileri her geçen gün azalmaktadır. Bu yüzyılda, Drina için önemli olaylardan biri de, kasabayı birkaç yıl gerisine sürükleyen sel felaketidir.
    Sırbistan’daki ayaklanmalar Bosna’yı da etkilemektedir. Asiler kasabadaki Müslüman ve Hristiyanlan aynı derecede rahatsız etmektedir. Kasabaya dışardan gelenler bir karakol ve kulübe yaparlar. Sırp isyanı bastırılmasına rağmen bu topraklarda, devlet ciddi tedbirler almaktadır. Bu yüzden, masum misafirler olan Yelisey ve Mile, karakol tarafından halkın gözü önünde öldürülür. Böylelikle halk sindirilmiş olmaktadır. Drina köprüsü, bu cesetlerin atıldığı bir yer olmuştur. Kasabalı artık bu köprünün yanından dahi geçmek istememektedir.
    XIX. yüzyılın ortalarıdır. Osmanlı, gitgide sınırlardan çekilmekte, siyasi dengeler değişmektedir. Bu değişikliklerle birlikte kasabada veba ve kolera salgını olur. Bununla birlikte, halk bu etrafına kapalı kasabada sessiz, sakin yaşamaktadır. Bununla birlikte, kasabada bazı olağan dışı olaylar cereyan etmektedir. Olay, Velyi Lug’la Nezuka’nın hikâyesidir. Velyi Lug, kasabanın en önde gelen ailelerindendir. Avdaga Os-managiç ise hatırı sayılır bir toptancıdır. Yeni evlenme çağına gelmiş bir kızı vardır. Kızı Fato, güzelliğiyle ün salmış bir genç kızdır. Kasabadaki bütün gençler, kızın kibarlığından bahsetmektedir. Pek çok kişi evlenme teklif etmiş; fakat ret cevabı almıştır. Nezuka köyünde de Hamziç kardeşlerin evleri bulunmaktadır. Avdaga Osmanagiç, kızını Hamziçlerden biri ile evlendirmek isteyince Nezuka kendini Drina köprüsünden atarak intihar eder.
    Kara Corc isyanından sonra Sırbistan’da isyan çıkmıştır. Sınır boylarında Sırp ve Müslüman evleri yanmaya başlar. Osmanlılarla Sırplar arasındaki savaş bir süre yatışsa da içten içe bu alanlar kaynamaktadır. Avusturya ordusunun Bosna’ya gireceğine dair söylentiler baş gösterir. Bosna’yı padi­şahın hiç karşı koymadan bıraktığı söylentileri yayılmaya başlamıştır. Yalnız, Plevlie müftüsü Avusturyalılara direneceğini söyleyerek Drina’ya gelir, amacı yardımcılar toplamaktır. Mütevelli Ali Hoca, bu isyana karşı çıkar. Kasabanın eskiden zengin, önde gelen ailelerinden birine mensup olan Ali Hoca, dürüst, bilgili, mantıklı bir insandır. Silahlı bir direnişin ancak halka zarar vereceğine inanmaktadır. Ona Plevlie müftüsü, “gavur, vatan haini” ithamlarında bulunur. Aralarındaki kavga gittikçe büyür. Halkı galeyana getiren müftü, Ali Hoca’nın kulağından köprüye çivilenmesini sağlar. Ali Hoca hareket ettikçe canı yanmaktadır. Ancak Avusturya ordusunun kasabaya girmesiyle bir hasta bakıcı sayesinde kurtulur.
    Kasabaya Avusturya birlikleri hâkim olmuştur. Müslüman evlerinde umutsuzluk, Hristiyan evlerinde ise güvensizlik vardır. Kasabadaki din temsilcileri İbrahim Molla, Müderris Hüseyin Efendi, Rahip Nikola, Hahambaşı Davit Levi A-vusturya albayını karşılamak üzere çağrılmıştır. Dördü de çok korkmaktadır. Onları neyin beklediğini bilmemektedirler. Hepsi hoşgörü içinde yaşayan bu farklı din temsilcileri aynı zamanda birbirleriyle dosttur. Albay, kasabada düzenin korunması gerektiğini, aksi takdirde cezalandırılacaklarını söyler. Hepsi derin düşüncelere dalmış şekilde evlerine dönerler.
    Birkaç gün sonra hayat eski seyrini alır. Fakat işgal altında yeni bir çağ başlamıştır. Kasabanın her yerinde askerden daha bol bir şey yoktur. Kasabanın görünüşü her geçen gün değişmektedir. Kuruş ve para ile hesaplar görülmeye başlanmıştır. Ağaçlar kesilmekte, yollar onarılmakta, yeni yollar yapılmakta, belediyeye ait binalar inşa edilmekte, mağazalar açılmaktadır. Taş Han ise yıktırılmıştır. Yerine bir kışla yapılmıştır. Kasabada tek değişmeyen ve ayakta kalan şey “Drina Köprüsü” dür.
    Kasaba gece gündüz aydınlık, modern bir şehir görünümü almıştır.. On iki yıl önce kasabaya gelen Milan, kasabadaki eğlencelerden faydalanan kişilerin en önde gelenidir. Milan, kumar oynayarak bir gecede tüm servetini kaybetmiştir. Buna dayanamayan Milan İntihar eder. Cenazesinin Hristiyan mezarlığına gömülüp gömülmeyeceği sorun olur. Rahip Nikola’nın hoşgörüsü Hristiyan mezarlığına gömülmesini sağlar.
    Zorunlu askerlik uygulaması kasabadaki gençleri etkilemiş, işgal yıllarında işaretlenen evlerdeki gençler zorla askere alınmıştır. Önce dehşetle karşılanan bu olay zamanla kasabada olağan bir hadiseye dönmüştür.
    19.yüzyıhn sonlarında kasabada bir sükûnet baş göstermiştir. Kasabada çeşitli imkânlar serilmiştir. Kasabadaki Sırplar ve Yahudiler giyimleri ve davranışları ile yabancılara benzemeye çalışmaktadır. Kasabaya yerleşen memurlar hayatı etkilemektedir. Halk farkında olmadan fazlaca vergi ödemektedir. Müteahhitler, mühendisler, işçiler gelmektedir. Kasabada para artmakta; fakat alım gücü azalmaktadır. Bir de kasabaya otel açılmıştır. Oteli açan Debore ve Mina’dır. Lotika, oteldeki eğlenceleri yürütmektedir. Zengin ve hovarda genç­ler, bu otelin müdavimleri olmuştur. Lotika, oldukça popüler bir kişidir. Otelde patırtı çıkaran müşterilere gereken ceza verilmektedir. Bu arada Tekgöz isimli saf bir adam, kasabanın en güzel kızı Paşa’ya âşık olur. Paşa, zengin bir adamla evlenince dünya başına yıkılır. Drina’nın buz tutmuş yüzeyinde yürür fakat ölmez.

    İşgal altında yirmi yıl geçmiştir. Avusrurya-Macaristan Krallığında bazı olaylar yaşanmaktadır. Kraliçe Elizabeth bir İtalyan tarafından öldürülür. Bundan kasabada tek etkilenen kişi İtalyan Pierro Usta’dır. Kasabadaki halk bu suçsuz adama sırf İtalyan olduğu için katil damgası vurur. Kasabadaki demir yolu yapımı bitmiştir. Ali Hoca, bu demir yolundan dolayı aşırı kaygı duymaktadır.
    1908 yılıdır. Fiyatlar yükselmiş, kâğıt para, hisse senetleri iniş çıkışlara başlamıştır. Sırbistan’da taht değişikliği baş göstermiştir. Kasabada askeri otorite etkisini gittikçe artırmaya başlar. Demir yolunun yapılması kasabaya daha çok askerin gelmesine neden olmaktadır. Dünyadaki savaşlar bu kasabada da etkisini hissettirmektedir. Osmanlı İmparatorluğunun parçalanması Müslüman halkı derinden üzmektedir. Sırplar ise çok rahattır. Kasabanın gençleri, Viyana, Prag, Zagrep gibi üniversitelerde öğrenim görmeye başlamıştır. Kasabaya döndüklerinde direniş için toplanmaktadırlar. Kasabadaki otel de artık iyi işlememektedir.
    1914′te, Drina köprüsü üzerindeki hikâyenin son yılı ge­lir. Arkası kesilmeyen bombardıman yüzünden köprüden artık hiç kimse geçmemektedir. Köprünün etrafındaki mahalleler de bombardıman yüzünden boşalmıştır. Fakat Ali Hoca, bütün uyarılara rağmen dükkânını terk etmez. Evine dönerken Ali Hoca “Allah’ın Drina’yı terk ettiğini” düşünürken yolda can verir.


    Başlıca Kahramanlar

    Abid Ağa: Osmanlı İmparatorluğunu yıkılışa sürükleyen beceriksiz idarecilerdendir. Zalim, bencil, makam hırsıyla dolu, sert, katı yürekli bir yöneticidir.

    Mimar Tosun: Sonradan Müslüman olmuş bir Rum'dur. Abid Ağa'nın yardımcısıdır.

    Arif Bey: Abid Ağa görevden alındıktan sonra Drina köprüsünü inşa etmekle görevli mimardır. Dürüst, ince, yumuşak, iyi niyetli bir kişidir.

    Yelisey ve Mile: Suçsuz yere başları kesilen iki efsanevi, saf köylüdür.

    Davut Ağa: Hanın yöneticisidir. Akıllı, azimli, inatçı, vatanı için delice çalışan biridir.

    Molla İbrahim: Müslüman cemaatin lideridir. Rahip Nikola ile çok iyi geçinen, bilgili bir kişidir. Kekeme, merhametli, zengin biridir.

    Rahip Nikola: Ortodoks cemaatinin lideridir. Hoşgörüüdür, Molla İbrahim'le dosttur.

    Davit Levi: Kasabanın hahambaşısıdır. Zengin, zayıf, güçsüz, biraz da korkak bir kişidir.

    Yoso: Rahip Nikola yaşlandıktan sonra yanına aldığı yardımcısıdır.

    Fato: İstemediği bir gençle evlenmek zorunda bırakıldığı için intihar eden güzel bir Boşnak kızıdır.

    Lotika: Kasabada bir restoran işleten, güzel, çalışkan, otoriter bir Yahudi kadınıdır.

    Ali Hoca: Kasabanın eskiden zengin, önde gelen ailelerinden birine mensup olan Ali Hoca, dürüst, bilgili, mantıklı bir insandır.
    avatar
    ZikZaq15
    Ögrenci
    Ögrenci


    Mesaj Sayısı : 32
    Paylaşım Gücü : 25900
    Üye Rep Gücü : 10

    Drina Köprüsü - İvo ANDRİÇ Empty Geri: Drina Köprüsü - İvo ANDRİÇ

    Mesaj tarafından ZikZaq15 Çarş. Ekim 06, 2010 6:58 pm

    sağolll Lazmdı bu..
    avatar
    DeaThRow
    Yeni Öğrenci
    Yeni Öğrenci


    Mesaj Sayısı : 6
    Paylaşım Gücü : 25862
    Üye Rep Gücü : 1

    Drina Köprüsü - İvo ANDRİÇ Empty Geri: Drina Köprüsü - İvo ANDRİÇ

    Mesaj tarafından DeaThRow Çarş. Ekim 06, 2010 8:39 pm

    +++++++

      Forum Saati Çarş. Kas. 27, 2024 5:31 pm